Dualarda buluşmak dileğiyle...

Bitmek Bilmeyen Sancı > Nefsani İstekler


Hz Ali(ra) den miras kalan güzel bir dua ile yazıma başlamak istiyorum:
"Gönlümde Olanı Hakkımda Hayırlı Eyle
Hakkımda Hayırlı Olanı Gönlüme Razı Eyle"

Dualarımız ile Rabbimize iltica edip ondan istiyoruz. Bazen istediklerimiz hakkımızda hayırlı olmayabiliyor.
Olursa "Her şeyin hayırlısı..."
Olmazsa "Benim günahım neydi de bu musibet başıma geldi? veya haşa neden duam kabul edilmedi" diyoruz isyan edercesine...

İnsanın dünyevi istekleri bitmek tükenmek bilmiyor. Hatta öyle hale gelmişiz ki dün istediğimiz şeyler bugün için çok sönük kalabiliyor. İstekler sürekli değişiyor. O benim olsun diyoruz. Bakıyoruz yarın başka bir şey çıkmış. Önceki istediğimizi hemen unutuyor, yeninin peşine düşmüş buluyoruz kendimizi. Bu istekler silsilesinin hayallerimizi süslemesine neden bu kadar müsaade ediyoruz anlamıyorum. Üstelik istenen şeye ulaşınca işin büyüsü kaçıyor. Her şey sıradanlaşıyor. Şükürsüzlük baş gösteriyor bu sefer. İsteklerimiz tıpkı deniz suyu içmeye benziyor. İçtikte içiyoruz, fakat susuzluğumuzu bir türlü gideremiyoruz. Teskin edemiyoruz nefsin hayal dünyamıza düşürdüğü kareleri. Eskiler boşuna dememişler bu nefsi ancak toprak doyurur diye. Nefes gitmeden nefs gitmiyor maalesef. Peki isteklerimizi neden dizginleyemiyoruz. Tamam, "bir lokma bir hırka" yaşayalım demiyorum. Ama bu dünyadan kam alma hastalığından neden kurtulamıyoruz. Dünyada tadabileceğimiz tüm lezzetleri tatsak bu bize ahiret namına ne fayda sağlar ki. Efendimiz(sav) demiyor muydu? Bir kalpte iki sevgi olmaz diye? Dünyayı da ukba yı da bir kalbin dört küçük odacığına sığdırmaya çalışıyoruz. Bu kadar baskıya dayanamayan kalbimiz zihnimize nefsani isteklerini pompalıyor. Sürekli bir şeylerin peşinde koşmanın yorgunluğunu stres ve bunalım şeklinde yaşıyoruz. Zenginlik çok şeye sahip olmak değil az şeye ihtiyaç duymaktır. Fakirlik ise az şeye sahip olmak değil hırsının kurbanı olmaktır.

Gelin bizi sürükleyen, nefsimizin kırbaçladığı bu çılgın küheylan için bir mola verelim.
Küheylanı çatlatmadan evvel isteklerimizi Rızayı İlahi ekseninde düzenleyelim.
Gelin bu nefsani isteklerin karmaşasından kurtulup tek bir noktaya: Rızayı İlahi istikametine yönelelim.

Rabbim cümlemize bir hayra nail olduğumuzda "Elhamdülillah" deme basiretini, bir musibet ile karşı karşıya kaldığımızda da "Kahrın da hoş lütfun da hoş" diyebilme gücünü versin. Amin

Dua ile başladığımız bu yazıyı bir hadisi şerif ile bitirelim:
“Müminin işine şaşılır. Onun her hali hayırdır. O bir nimete erer şükreder, hayra nail olur. Bir külfetle karşılaşır, sabreder, yine hayra erer.”

Hem Evvel hem Ahirsin
Güneşlerden Zahirsin
Kulların terbiyede
Mahirlerden Mahirsin

1 yorum:

  1. Öncelikle böyle bir konuda böylesine güzel ve gerçekleri anlatan bir makale yazdığınız için gönülden teşekkür ederim , Umarım bu yazınız bütün insanlara ulaşır ve suç işleme düşüncesinde olan insanların , suç işlemesinden vazgeçmesini sağlar.

    YanıtlaSil

Lütfen yalnızca konu ile ilgili yorumlar yazınız. Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istedikleriniz varsa iletişim formunu kullanın.
Yorumlarınız denetlendikten sonra yayınlanacaktır. İsimsiz yorumlar artık yayınlanmayacaktır.